HARE KRİŞNA BİLİNCİ

Cumartesi, Nisan 14, 2007

Hare Krsnalar

Sevgili Arkadaslar,

Buyuk ihtimalle Hare Krsna hareketinin bir cok uyesini sokaklarda sarki soylerken ve dans ederken veya sizden bir kitap veya dergi karsiliginda bagis istedigini gordunuz. Bizi ayni zamanda televizyonda gormus olabilir veya bizim hakkimizda gazetelerde okumus olabilirsiniz. Peki kendinize kac kere sordunuz: Bunlar kimdir? Niye bu tarz giyiniyorlar? Neye inaniyorlar? Neden her zaman sarki soyluyorlar? Krsna kimdir?

Bizi daha iyi anlayabilmeniz icin, detayli olarak size Hare Krsna hareketini gostermek ve kim oldugumuzu anlatmak istiyoruz. Buyuk olasilikla Hare Krsna Hareketinin bir parcasi olmak icin geleneksel kiyafetleri giymeye veya sac stilini degistirmeye veya dinini degistirmeye gerek olmadigini duymak sizi sasirtacaktir. Krisna bilincinin dinden daha fazla oldugunu kesfedeceksiniz. O spiritueldir, evrenseldir, ic mutlulugu, tatminiyeti ve yuksek bilinci yakalamak icin zamanla ispati kesindir.

Hare Krsna hareketi, en yaygin kesim tarafindan bilinen spirituel realite ve kulturden turemistir. Bu onu essiz yapar. Hare Krishna hareketinden bir adanmisla konustugunuzda, restoranlarimizda servis edilen spirituel yiyeceklerden yediginizde, bir merkezimizin Pazar festivalinde yer aldiginizda, kitaplarimizdan herhangi birini okudugunuzda veya en azindan bir defa "Hare Krisna" soylediginizde bilinciniz degisecektir ve bilincinizdeki bu spirituel degisim, bu gezegendeki yasam kalitesinin gelisiminde bir anahtardir.

Michael Grant (Mukunda Das)

Cumartesi, Mart 31, 2007

VEDİK KOZMOLOJİ



Kozmoloji, önemi ve yapısı dahil olmak üzere fiziksel evrenden bahseder. Bir kimse, ruh ve ruhun Tanrı ile olan ilişkisine odaklanmış olan Vaisnava metinlerinin bu konuyla ilgili bir şeyler söylemesini hayret verici bulabilir. Sonsuz evren, spiritüel olana zıt olarak maddi bir olgu olduğu nettir. Buna rağmen Vaisnavizmi anlayan bir kişi, onun sadece spiritüel konularda değil, aynı zamanda tüm maddi şeylerin spiritüel boyutuyla ilgilendiğini bilir. Vaisnavalar bu evreni ve onun teçhizatlarını Tanrının hizmetinde kullanmaya ve anlamaya çok düşkünlerdir. Bu ruh içinde, Vedik edebiyatı maddi evrenlerin ve Tanrı’nın arayışı içinde gezegensel sistemlerde yaşamanın bir diğerine göre avantajlı veya dezavantajlı olabileceğinin detaylı analizini içerir.

Şaşılacak şekilde, bu antik metinler modern araştırmalarda hala bilinmez olan evrenin detaylarını sunar. Bir kimse bu bilgileri kabul edebilir veya reddedebilir, ancak onun katışıksız ciltleri kişide merak uyandırabilir: eski çağ insanları bu ayrıntılı bilgiyi nereden buldular ve onların kozmoloji bilgileri nasıl oluyor da bu kadar tutarlı ve eksiksiz?

Vedik kozmoloji üzerine en önemli metinler Bhagavatam ve Visnu Puranadır fakat konu, mistik metin olan ve yaklaşık iki milyon yıl önce güneşden bir yarı tanrı tarafından ortaya çıkmış Surya-siddhanta nin tüm karisikligiyla açıklanmıştır. Temelde kozmoloji, maddi oluşumu, her biri içinde basit madde tabakalarını içeren küresel bir kabuktan oluşan sayısız evrenlere böldüğünü bulmuştur. Her evren yüksekten alçağa on dört gezegenler sistemi içerir. İlginç bir şekilde, Vedik kozmoloji jeosantriktir yani dünyayı evrenin merkezi kabul eder. Dünya ve benzer gezegenler, gezegenler sisteminin ekseninin ortasındadır. Bununla birlikte öyle değildir, etnosentriktir; Meru Dağı bu sistem içinde evrenin merkezi olarak tanımlanır, Hindistan Yarım adasınını uzağında bulunur. Şuna dikkatleri çekmek gerekir ki, mistik anlamda Vrindavan evrenin merkezi olarak kabul edilir.

Yeryüzü gezegenleri kozmosun her iki uç noktasına eşit uzaklıkta kabul edildiğinden, bu alemin bir kimsenin karmasını çözmek için, yüksek kürelerin cennetsel hoşnutluğu ile alçak gezegenlerin cehennemsel acıları arasında ideal bir orta zemin oluşturduğu kabul edilir. Büyük yarı tanrılar yüksek gezegenlerden, yeryüzünde doğmak için dua ederler, böylelikle onlar Tanrinin hizmetinde yeterince meşgul olabilmek için duyusallıktan kaçınabilirler; alçak gezegenlerde acı içindeki canlılar yeryüzü bölgesinde doğmayı umut ederler çünkü daha yüksek hedefleri takip etmek için daha fazla acıdan kurtulabilirler.

Yedi cehennem Vedik metinlerinde isimlendirilir ve orada yaşayan talihsiz kimselerin nelere katlandığı ayrıntılı detaylarla ile tanımlanır. Yeryüzü, Svarloka, Bhuvarloka ve Bhurloka (Dünya) dan oluşur. Bir kimse buradan Mharloka, Janaloka, Tapoloka ve Satyaloka olarak isimlendirilen, yarı tanrıların yüksek gezegenlerine ilerleyebilir—tabi, eğer dindar ve iyi karmasını arttırırsa. Yoksa düşük gezegenlere geri düşer.

Vedik metinleri yüksek gezegenlerde hayatın olağanüstü süresini ve günbegün canlıların ilgilerini detaydan kaçınmadan tanımlar. Yine çok şaşırtıcıdır ki, bu çok eski metinler kapsamının ötesinde olduğu görülen bir konu hakkında böyle oldukça detaylı bilgiler sunar.

Pazartesi, Ocak 15, 2007

BARIŞ FORMÜLÜ / PEACE FORMULA


Doğa kanunları hem kolektif, hem de bireysel olarak çalışır. Sıradaki kısa ama ikna edici demeçte, Srila Prabhupada günümüz toplumunu mahveden kolektif karmanın, karmaşık ağından kopmak istiyorsak—hem kolektif hem bireysel olarak huzur istiyorsak—Krişna bilinci hareketini ciddiye almalıdır, demektedir.

Modern toplumun büyük hatası, başkalarının arazisine kendilerine aitmiş gibi tecavüz etmesidir ve o suretle doğanın kanunlarının gereksiz bir rahatsızlığını meydana getirir. Bu kanunlar çok güçlüdür. Hiçbir canlı varlık bu kanunları çiğneyemez. Sadece Krsna bilinçli olan bir kimse kolayca sıkı doğa kanunlarının üstesinden gelebilir ve böylece dünyada mutlu ve huzurlu olur.

Bir eyaletin kanun ve düzen yasası tarafından korunması gibi, evrenin sadece ufak bir parçası olan dünya da doğanın kanunları tarafından korunur. Bu maddi doğa her şeyin nihai sahibi olan Tanrı’nın farklı enerjilerinden birisidir. Bu yüzden bu dünya, Tanrı’nın arazisidir, fakat biz, canlı varlıklar, özellikle de sözde medeni varlıklar olan insanlar, Tanrı’nın arazisinin hem kolektif hem de bireysel olarak kendi himayemizde olduğu yanlış kavramını iddia ediyorlar. Barış istiyorsanız, bu yanlış kavramı zihninizden ve dünyadan çıkarmalısınız. Dünya üzerindeki insan ırkının bu yanlış sahiplenme iddiası, dünya üzerindeki barışın parça-parça ya da tamamen tüm rahatsızlığının sebebidir.

Cumartesi, Ocak 06, 2007

Mahabharata


Cok genis boyutlarda bir destan olarak-hem uzunluk hem de icerik yonunden-Mahabharata, Hindistan´in mit, din ve felsefi dusuncesinin temeli olmustur. 110,000 Sanskrit beyiti ile Ilyada ve Odessa´nin birlesiminden yedi defa uzun, Yahudi-Hristiyan Incilinin de neredeyse uc katidir. Bircoklari tarafindan otorite kabul edilen Vedalar dikkate alindiginda, Mahabharata "besinci Veda" olarak bilinir. Vaisnavalar onu bir itihasa veya "tarih" olarak kabul ederler.

Hacimli sayfalarinin icinde, Mahabharata, bircok konuyla ilgilenir, ancak merkez, iki kuzen grup olan Pandavalar ve Kauravalar arasinda ki cekismenin hikayesine odaklanmistir. Cekisme, tanrilarin ve insanlarin, sahtekarlarin ve mistik guclu zahitlerin, brahmanalarin ve kraliyet ailesi bireylerinin dahil oldugu, tam olcekli bir sivil savasa donusur ve sonuc olarak tum evrenin kaderini tehlikeye sokar.

Mahabharata geleneksel olarak uc farkli sekilde degerlendirilmistir. Yuzeysel olarak, bir kraliyet ailesinin ofkeli bir kardes kavgasi icinde bulunmasinin hikayesidir. Gorunuste yuzeysel olan bu seviyede bile, Mahabharata kahramanlik, cesaret ve azizlik gibi nitelikleri aciklar. Ahlaki duzeyde bu savas, gunluk yasamdaki, iyi ve kotu, hak ve haksizlik, dogru ve yanlis arasindaki daimi kavga olarak gorulur-esasen, dharma , adharma'ya karsidir.

Spirituel seviyede ise, Mahabharata, yuksek benlik ile dusuk benlik arasindaki savasa odaklanir. Savas, insanin spirituel ihtiyaci ile; beden, zihin ve duyularin emirleri arasindaki savastir. Vaisnava gelenegi, Mahabharata´yi gercekligin tum uc seviyesini de kapsayan olarak gorur ve her birine rehberlik sunar.

(Hindistan'in Sakli Guzelligi / Gizli Kitalar : 1 / Mahabharata )Detaylı bilgi ve sorular için; www.harekrsna.web.tr veya krisnabilinci@yahoo.com

Pazar, Aralık 31, 2006



Srimad Bhagavatam

Srimad Bhagavatam (Bhagavata Purana) veya sadece Bhagavatam çoğunlukla Vaisnavaların İncili olarak anılır. Engin ve ansiklopedik bir çalışma Bhagavatam, tarih, psikoloji, politika, kozmoloji, metafizik ve teoloji dahil olmak üzere geniş bir bilgi yelpazesini inceler. 19. yüzyılda Amerikan transandantalist Ralp Waldo Emerson bir defasında Bhagavatam’ı okumak için bir başucu kitabı olarak yüceltmiştir.

Vaisnavalar, Tanrı tarafından Brahma’ya orijinal olarak yaradılışın başlangıcında verilen derin Bhagavatam esintisini öğretirler. Brahma bu bilginin özünü Narada’ya aktarmış ve Narada Vedik edebiyatının derleyicisi olan Vyasa’ya iletmiştir. Vyasa’nın “en eski bilginin” tarihsel yayılmasında yeri kayda değerdir. Ona Vedaların ebedi bilgeliğini dört farklı bolüme ayırması söylenir. Daha sonra, Vedik bilgisinin özünü Vedanta-sutra lar olarak bilinen vecizelere özetlemiştir. Ancak Vyasa, Vedik edebiyatının bütün özetinde ve derlemesinde - biraz umutsuzluğa kapıldı, Mutlak Gerçeğin şahsi özellikleri üzerine içtenlikle odaklanmayı ihmal etmişti. Bu Vyasa’nın sadece Tanrılığın Yüce Şahsiyeti, Krsna’nın ismini, şöhretini, formunu ve aktivitelerini dosdoğru anlatırsa tatmin olabileceğini söyleyen, Vyasa’nın manevi öğretmeni Narada tarafından da onaylanmıştı. Gurusunun tavsiyesini dikkate alan Vyasa,– “Vedik bilgi ağacının olgun meyvesi, “kitapların kralı, “lekesiz Purana - Srimad Bhagavatam’ıVedanta-sutralarin dogal bir anlatimi olarak derledi.

Bunun sonrasında çogaltılmış Bhagavatam’in tatlı lezzeti olan üç tekrar anlatım mevcuttur. Bunlarda birincisi Himalayalar’ın yükseklerinde Badarikasrama da ortaya çıktı. Vyasa konuşmacıydı ve oğlu Sukadeva dinleyicilerin başıydı. Bhagavatam ikinci kez anlatıldı. Bu defa, Sukadeva konuşmacıydı. Babasından duymuş olduklarını ekleyerek, yedi gün içinde ölmeye lanetlenen büyük bir kral olan Maharaj Pariksite anlattı. Son olarak, Bhagavatam in üçüncü tekrar anlatımı Naimisharanya ormanında (şuan Utar Pradesh de Nimsar isimli Gomatinin kıyısında) gerçekleşti. Orada 60,000 bilge, Sri Shaunaka Rishi’nin başkanlığında, Sukadeva Bhagavatam’i Maharaj Pariksit’e anlattığında çok iyi dinlemiş olan bilge Suta Goswami’den dinlemek için toplandılar. Bu üç anlatımın toplamından bugün bildiğimiz Bhagavatam’i oluşturmuştur.

Şimdiye kadar başka bir Purana bir çok biçimde ve anlatımda bu kadar canlı özetlenmemiştir. İlave olarak, en önemli anlatımcılardan biri de Sridhara Swami’dır, Viraraghava Acharya onun üzerine önemli bir yorum yazmıştır.

Sri Caitanya nin en seçkin takipçilerinden biri olan Salatana Goswami’nin manevi öğretmeniyle karsılaşmadan önce Bhagavatam’i çalıştığı söylenir. Bununla birlikte, Mahaprabhu dan şahsen gizli metinleri öğrendikten sonra, onun en çok hatırlanmaya değer çalışmalarından biri, tüm Bhagavatam’in hikaye biçiminde bir özeti olan Brihad Bhagavatamrita yazdı. Diğer çalışmalar, Sanatan’in tanınmış halefleri Rupa Goswami ve Jiva Goswami tarafından da Bhagavatam’a odaklanmistir. En yakın zamanlarda, A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada’nin ayrıntılı anlatımı Bhagavatam’ı net ve modern dünya için elde edilebilir hale getirmistir.

Hindistan'ın Saklı Güzelliği - The Hidden Glories of India dan alıntıdır..

Salı, Aralık 26, 2006

Hindistan'ın Saklı Güzelliği

Vedik Edebiyatı

Hint geleneğinde, evrenin saklı bilgeliği Veda olarak adlandırılır. Bu kelimenin Sanskritçe’de kökleri izlendiğinde “vid” -bilmek veya bilgi anlamına gelir. Bu kelime, Almanca da “wit” zeka ve “wisdom”bilgelik ile ilişkili, Yunanca da “idea” düşünce (orijinali “widea” dır) ile ilişkili ve Latince de “video” (video:bilen, hakikati gören kişi) sözcükleri ile ilişkilidir. Hindistan’ın Vedik bilgisinin özünü muhteva eden kutsal kitapları, Vedalar olarak adlandırılır.

Vaisnava geleneğine göre, Vedalar Rab’bin kendisinden gelir. Vedik bilgi dikkatlice üstattan öğrenciye bildirilmiştir; buna “parampara” veya gurular zinciri denir. Vedik mesajı ileten nesillere “sampradaya”lar denir. Bu yolla, Vedik peygamberler ağızdan ağza geleneklerinin doğrulunun devam ettirmeyi aradılar. Düşünce, Vedalar gerektiği gibi guru zinciri içerisinde alındığında, kusurdan ve eklentilerden yoksun olması, niteliklerin değişmeyerek dünyevi edebiyat ile ilişki kurmasıdır.

Vedik bilgi Yüce Rab tarafından, yaratıcı-tanrı Brahma’ya, Brahma da oğullarından biri Narada’ya vermiştir. Narada bu bilgiyi, modern insanın faydası için kabaca 5,000 yıl önce yazıya döken bilge Vyasa’ya vermiştir. (Modern cağdan önce, Vedik yazıtlarına göre, insan süper bir hafızaya sahipti ve kelimeleri yazmaya ihtiyacı yoktu.) Orijinalde Vedalar fazlasıyla uzun bir çalışma olarak mevcuttu. Vyasa, bu bilgiyi faydalanabilir hale getirmek için, Samhitalar adı verilen dört kitaba böldu. Bunlar “Rig Veda” (Vedaların en baştaki kutsal ilahileri), “Sama Veda” (melodilerin Vedası), “Yajur Veda” (ritüellerin Vedası), ve “Atharva Veda” (enkarnasyonların Vedası). Vedik edebiyatı ayrıca Brahmanalar olarak bilinen, açıklayıcı kitaplar da muhteva eder (vazgeçenler, adaklarını yerine getirmek için el değmemiş bölgelere gidenler için bilimsel tezler).

Ayrıca Uphanishadik edebiyatın da engin deposudur, felsefi metinler Vedik konseptleri açıklamayı ifade eder. İlaveten, sayısız Sutralar vardır (özlü hakikatlerin kitapları), Vedanta-sutralar, Shrauta-sutralar, Grihya-sutralar, Dharma-sutralar, ve Shulba-sutralar gibi. Vedangalar (Vedik çalışma ile ilişkili yardımcı bilimler) de ayni zamanda önemlidir: shiksha (fonetikler), chandas (sayaç), vyakarana (dilbilgisi), nirukta (etimoloji), ve jyotish (astronomi/astroloji). Upedevalar (Vedik çalışma ile direkt ilişkili bilimler) da vardır: Ayurveda (holistik ilaç çalışması), Gandharva-veda (dans ve müzik çalışması), Dhanur-veda (askeri bilim), ve Sthapatya-veda (mimari). Teolojik olarak en önemlisi Puranalardir (Bhagavat Purana gibi) epik olarak (Bhagavad-gita ve Ramayana’yı da içeren Mahabharata gibi). Acharyalarin (“aydın öğretmenler”) yazıları da Vedik edebiyatına dahil olmalıdır, çünkü onlar önceki Vedik çalışmaların özünü meydana çıkarırlar ve bu yüzden uygulamalı bir duyuda “Vedik” düşünülürler.

Vedik metinlerin içindeki binlerce kıtadan her biri şiirin ve ölçünün kurallarına sıkıca bağlıdır ve çeşitli konularda bilgiler içerir: hekimlikten ve çiftçilikten bir tanımlamaya veya daha yüksek veya düşük gezegenlerdeki birbirini izleyen zaman izahatlarına; yoga ve meditasyon tekniklerinden, ev sahipliği ipuçlarına ve vejetaryen yemek tariflerine; devletsel organizasyonların detaylı açıklamalarından, tapınakların veya özel mülklerin inşaatında ve dekorasyonunda ustaca yönetim talimatlarına… Vedalar tiyatro, tarih, ve karmaşık felsefeyi içerdiği gibi basit görgü kuralları dersleri, askeri protokol, ve müzikal aletlerin kullanımını da içerir. En önemlisi de, Vedik edebiyatının hem rasa’yı (Tanrı ile ilişki yada Yüce ile belirgin bir ilişkiden gelen güçlü memnuniyeti) hem de bhakti’yi (adanma aşkı) titiz ayrıntılarla, bir bilim olarak açıklar.
( Hindistan'in Sakli Guzelligi / Gizli Kıtalar : 1 / Vedik Edebiyati )

Cuma, Kasım 03, 2006

Kitaplar Sizi İstediğiniz Kadar Derinlere Götürebilir


Hare Krişna felsefesi, insanları binlerce yıldır aydınlığa götüren kitaplardan ortaya çıkmıştır. Hem duygusal dini düşüncelerin, hem de kuru entellektüel spekülasyonların ötesinde, o bir din bilimidir, uygulanabilir ve çok derin.

Onlar insan hayatında en önemli sorulare adreslenir: Ben kimim? Neden buradayım? Hayatın amacı nedir? Aynı zamanda psikoloji, politik, sevgi, sanat, kozmoloji, yoga gibi listeyi daha devam ettirebilecek konuları derinlemesine araştırır.

Bu kitaplar spiritüel anlayışın klasikleridir – Bhagavad-gita, Upanisadlar, Puranalar. Orjinal Sanskritçe yazılmış, Srila Prabhupada tarafından orjinal textler olarak, çok net bir ingilizce ile ve her mısranın açıklamaları ile birlikte bizlere verilmiştir.

Bilginler bu kitaplarla onur duymuşlardır. Okuyucular kendilerini anlayacak, keşfedicek ve her kelimede daha derine indikçe, bu kitapların paha biçilmez eserler olugunu görecekler.
Detaylı Bilgi: Kitap Köşesi